14 Temmuz 2011 Perşembe
Serdar Kulbilge adliyeye sevk edildi
Futbolda şike iddialarına yönelik soruşturma kapsamında gözaltına alınan Serdar Kulbilge ve eski Ankaragücü Yöneticisi Mümtaz Karakaya ile işadamı Zeki Mazlum'un da aralarında bulunduğu grup, Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesine sevk edildi
11 Temmuz 2011 Pazartesi
Mümtaz Karakaya ve Serdar Kulbilge gözaltına alındı
Şike iddialarına yönelik soruşturma kapsamında Ankaragücü'nün eski yöneticisi Mümtaz Karakaya ve yeni transferi kaleci Serdar Kulbilge gözaltına alındığı bildirildi.
10 Temmuz 2011 Pazar
İlk hazırlık maçı ve ilk mağlubiyet
Avusturya'daki ilk hazırlık maçında Avusturya alt lig takımlarından WSG Wattens'e 2-0 mağlup olduk.
Diyecek birşey yok
Sarı Lacivert hep çile hep dert
Diyecek birşey yok
Sarı Lacivert hep çile hep dert
9 Temmuz 2011 Cumartesi
Ojeli parmaklarınızı çekin tribüden
3 sene öncesine kadar her maçta bağırıyorduk . '' Küfürsüz Ankara Bayanlar Maçlara '' diye o zaman tribünde bayan taraftar bulmak çok zordu. Şimdi bakıyoruzda keşke bağırmasaydık. Tribünün bayan profili çok değişik bizde isim yapmak reklam yapmak amacı çoğunun altına giyerler mavi eşortmanı arkasında 10 kişi sağdan sola dolanırlar. Ellerinde biralar ağızlarında küfür eksik olmuyor çoğunun. Tabi bizde de suç var bu konuda o kişilere yüz verenlerde pofpoflayanlarda. Belki de en büyük sorun kardeşi kardeşi düşürenler var bunları çok gördük acıyarak izledik.Düğüne gelir gibi maça gelenleride gördük biz. Tribüne gelme amaçları anlayamadık biz anlayan varsa söylesin bizlere de.
Haa söz meclisten dışarı , adam gibi gelip maçını izleyen arkadaşlarda var ailesini alıp gelen onlara diyecek birşeyimiz yok. Ali abi gerekeni yaptı sağolsun bizim tribüne gelen kız fazla yok gelenlerde efendi gibi kendine yakışanı yaparak maçı izleyip desteğini yapıp gidiyor.
Diğerlerine söylüyoruz bu sözü
OJELİ PARMAKLARINIZI ÇEKİN TRİBÜNDEN
Haa söz meclisten dışarı , adam gibi gelip maçını izleyen arkadaşlarda var ailesini alıp gelen onlara diyecek birşeyimiz yok. Ali abi gerekeni yaptı sağolsun bizim tribüne gelen kız fazla yok gelenlerde efendi gibi kendine yakışanı yaparak maçı izleyip desteğini yapıp gidiyor.
Diğerlerine söylüyoruz bu sözü
OJELİ PARMAKLARINIZI ÇEKİN TRİBÜNDEN
Amigo Sefa Kimdir ?
1945 yılında Ankara’nın Çamlıdere İlçesinde doğdum. 1960 yılında Ankara’ya gelerek halen adımı taşıyan Anafartalar Çarşısı yanında ki Amigo Sefa Büfesinde ticaret hayatıma başladım.
O yıllarda Ankara da 6 takımın olması ve müteassip saygın bir seyirci topluluğunun bulunması benimde spora olan düşkünlüğümden maraton tribününde ki arkadaşlarımın da teşvikiyle 1968 yılında tüm Ankara takımlarının Amigosu olarak PTT İstanbulspor maçı ile başlamış oldum.
Ankara ‘da bulunan takımların taraftarlarına güç birliği yaptırmamdan dolayı Ankara basınında büyük takdir toplamış bunu gazete manşetlerine de taşınmıştır.
1972 yılında kendi imkanlarım ile Almanya ‘nın Köln kentinde Almanya ile yapılan ve 1-1 berabere kaldığımız maça gitmiş orada bulunan gurbetçi kardeşlerimizi coşturmuş, maç sonunda Köln sokaklarında yaptırdığım coşkulu tezahüratla Almanların kendimize hayran bırakmıştık. O zaman ki Alman basını Türkiye nere Köln nere olduğunu, spor bakanı olduğumu 10 bin seyirciyi 100 bin yaptığımı yazmışlardı.
Türkiye ‘de ilk defa futbolcular ile yapılmayan transfer teklifini Amigo olarak Malatyaspor ‘dan 10.000 TL tarafıma yapılmış ama Ankara seyircisini çok sevmemden dolayı gitmemiştim.
Basın mensupları bana hangi takımın taraftarı olduğumu sorduklarında spor severlerin tek desteklediği tek takım olarak Türk Milli Takımını tutarım dedim.
Amigoluk yapmış olduğum 20 yıl içerisinde yapmış olduğum ve Ankara gücüne maal olan HAYDİ BASTIR, Türk Milli Takımı için yaptığım 3 Tık, Tık, 1 Şık, Şık ve yine Ankara Gücü ‘n de kullanılan Gecekondu, gibi slagonlarım yıllarca kullanılmıştır.
Benim zamanımda tüm Ankara taraftarları için yaptığım slagonlar hafızalarda yer almaktadır.
Benim için zamanın Türkiye Şampiyonu olan ve Türkiye Liglerine Ziya ‘ları, Levent ‘leri, Tuncay ‘ları, ağabeydin ‘leri, Yavuz gibi yıldızlara yetiştiren Yıldırım Beyazıt Lisesi ‘nin hocası olan Recep KULAK benim için, spor için çağ atlatan Amigo diyerek, sporcularına birifing vermiştir.
“VUR ASLANIM VUR”
Almanya olimpiyatlarında “Vur Aslanım Vur” Slagonu ile stadı inlettiğimizden dolayı, ve hiç amigo görmediklerinden, Almanların tuhafına gitti. Ve Tarihte bir ilk gerçekleşti. Amigoluk ile seyirciyi coşturan bir anda tribünden yetkililer beni çağırdılar. İlk amigo madalyasını olimpiyatlarda bana verdiler.
“HAYDİ BASTIR”
Mısırda yapılan Güreş Şampiyonasında “”Haydi Bastır” diye tezahürat yaptırırken, Mısır seyircisi aynı anlamı taşıyan “Yallah Tazyik” tezahüratları söylendi. Biz orayada bu slagonu taşıdık.
“GECEKONDU TRİBÜNÜ”
1972 ‘li yıllarda Ankara da daha çok gecekondu evlerde oturan vatandaş vardı. Kulüp yöneticileri Maraton ve Kapalıyı denetlemiyor, Kale arkasını denetliyorlardı. Bende isyan ettim Maraton ve Kapalıyı kontrol edin dedim. Kale arkasında oturanların hepside gecekonduda oturan gariban insanlar onlar 3-5 kuruşa tenezül etmezler siz gidin kapalı ve maratonu denetleyin dedim. Şimdi ki “Gecekondu Tribünü ” manası ordan gelmekte.
Amigoluğu bıraktıktan sonra Ankara’nın Çamlıdere İlçesinde Çamlıdere Sporda yedi sene kulüp başkanlığı yaptım. Amatör kulüpteki futbolcuların atmış oldukları terler. Bana kolonya kokusu gibi gelirdi.
1990 yılında amigoluğu bıraktım.
Ben Ankara’nın Amigosu Sefa ÇALIŞICI, Eskişehirspor ‘un amigosu Orhan, bizler hiçbir menfaat beklemeden dürüstlük, küfürsüz, terbiye çerçevesinde şerefimizle bu işi yaptık.
Sefa ÇALIŞICI
8 Temmuz 2011 Cuma
Ankaragücü | Gelenler - Gidenler
Ankaragücü
Gelenler: Stanislav Sestak(Bochum), Serdar Kulbilge(Gençlerbirliği), Tita(Ankaraspor)
Gidenler: Serdar Özkan, Bora Körk, Metin Akan, Michael Klukowski(Manisaspor), Roguy Meye(Zalaegerszeg) , Jaroslav Cerny, Stefan Senecky, Muhammed Türkmen(Karşıyaka)
GÜNCELLENECEKTİR
Gelenler: Stanislav Sestak(Bochum), Serdar Kulbilge(Gençlerbirliği), Tita(Ankaraspor)
Gidenler: Serdar Özkan, Bora Körk, Metin Akan, Michael Klukowski(Manisaspor), Roguy Meye(Zalaegerszeg) , Jaroslav Cerny, Stefan Senecky, Muhammed Türkmen(Karşıyaka)
GÜNCELLENECEKTİR
Atkı bağlama teknikleri
Atkı Bağlama Teknikleri
Gerçek taraftarın vazgeçilmez aksesuarıdır atkı. Tribünlerde rengini belli etmenin en basit ama en şekilli yöntemidir. Kimileri için stad etrafında maça girmeden yarım saat önce işportadan alınan ucuz, yünden yapılmış basit bir boyun bağı olarak nitelendirilse de; bizim gibiler için çok şey ifade eden, üzerinde takımının renklerinden grubunun ya da takımının adının yazılı olduğu, hatta bazılarının koleksiyonunu bile yaptığı olmazsa olmazlardandır atkı. Basit bir şey gibi gözükse de, atkı bağlama yöntemlerinden kişilerin psikolojik tahlilleri bile yapılabilir. Nasıl mı? Buyrun bakalım..
Atkı Bağlama Şekli 1: Atkının tam orta kısmı enseye denk gelecek şekilde iki ucu kenarlardan sarkıtılır, öylece bırakılır. En basit atkı takma yöntemidir. Muhtemelen 30-40yaş üstü, senede bir iki sefer çocuğunun ısrarı üzerine maça gelen bir babanın tercihidir. Maça girmeden henüz önce, rengimiz belli olsun diye alınmıştır atkı. Maç boyunca ellerinden çekirdek eksik olmaz.
ABŞ 2: Atkının bir ucu çene hizasında tutularak, diğer ucu boyun etrafında çevrilmek suretiyle bağlanır. Atkı uzunluğuna bağlı olmakla beraber, ortalama 2,5 tur dolanır, ve diğer ucu kulağın hemen arkasına denk gelir. Püskülleri atkının içine sokularak, tutturulur. Genelde soğuk havalarda, üşümemek için bir çok taraftarın tercihidir. Eğer tipiniz de müsaitse, size biraz apaçi görünümü katar ki, kollarınızı hafif açıp dayı dayı yürümenize olanak sağlar. Bana göre modası biraz geçmiş olsa da, kışın eliniz mahkumdur atkıyı bu şekilde takmaya...
ABŞ 3: Atkının tam ortası çeneye denk gelecek şekilde tutulur. Diğer iki ucu da çevrilerek omuz üstlerinden sarkıtılır. Bu da biraz serseri görünümü katabilir ancak bir noktaya dikkat etmek gerekir. Burada atkıyı çok sıkı bağlamamak gerekir. Çene önüne gelen kısmı biraz bol bırakmak önemli bir husustur. Aksi taktirde yaratılmak istenen serseri imajı oluşmayacaktır. Aslında bu bağlama tekniği, şu uzun ve kalın kış atkılarıyla birçok normal insanın hatta birçok tikinin kullandığı bir tekniktir; fakat burada farklılığı yaratan atkının kısa ve taraftar atkısı olmasıdır ve de biraz bol bırakılmasıdır.
ABŞ 4: Bir önceki bağlama şeklinin simetriği favorimdir. Atkı ABŞ1’de olduğu gibi boyun üzerinden sarkıtılır. Sağ ucu sol omuz, sol ucu da sağ omuz üzerinden olmak suretiyle geriye doğru atılır. Farklı bir hava katar. Olayı pek kaale almıyormuş gibi durur ki karizmayı yaratan da budur. Genelde sete çıkan insanların tercihidir. Geriye sarkıtılan kısımlar pek uzun olmadığından sürekli ön tarafa düşer. Bu durumda atkıyı düzeltmek ise farklı bir şekildir. Karizmaya karizma katar. Bu fırsatı size sık sık verdiği için çok verimlidir. Tavsiye olunur.
ABŞ 5: Atkının bir ucu kısa bir ucu uzun olacak şekilde boyundan aşağı sarkıtılır. Uzun olan ucu ters taraftan geriye doğru atılır. Bir önceki kadar olmasa da yine iyi karizma yaratır. Şu uzun ve kalın kış atkılarıyla yapılır olsa da burada da farkı yaratan atkının kısa va taraftar atkısı olmasıdır. Genelde ağır abilerin tercihidir. Atkı burada da ön tarafa düşüp, size ekstra karizma yapma fırsatı verse de bu bir önceki kadar sık olmaz. Yine de önemli bir şekildir. Sıcak havalarda bir önceki yöntem bir müddet sonra terletebilir. Alternatifi budur.
ABŞ 6: Atkı yine bir ucu kısa bir ucu uzun olacak şekilde boyundan sarkıtılır. Ancak bu sefer, uzun olan ucu kısa tarafın üzerinden dolandırılarak aradan çıkarılır ve her iki uç üst üste gelecek şekilde ön tarafta bırakılır. İtalyan usul olarak da adlandırılan bu şekil kız arkadaşıyla maça gidenlerin tercihidir. Biraz light bir görüntü yaratsa da “kavgayla, gürültüyle işim olmaz ama tribünü bilirim, iyi de bağırırım” diyenler için birebirdir. Gittikçe de moda olmaya başlamıştır.
ABŞ 7: Atkı boyuna düzensiz bir şekilde bağlanır. Öyleki pek tarif edilesi bir yanı yoktur. ABŞ2’nin biraz üst modelidir. Atkıyı önce ABŞ2’deki gibi bağlarsınız. Daha sonra kendinizi maçın atmosferine bırakırsınız. Biraz iyi bir tribün ve de bir gol sevincinden sonra atkı o düzensiz halini alır. Genelde bir koltukta iki kişi olunan deplasman tribünlerinde ortaya çıkar. Ama “iyi bağırdık, kıçımızı yırttık görmüyor musun halimizi” demenin karizmatik yoludur. Gayet apaçi ve serseri bir hava katar. Atkının boyunda en şekilli durduğu andır. Atkının o halini alması belli bir süreçten sonra olacağı için sıfırdan o şekilde bağlamak kolay değildir. Ama bunu becerebilen sağlam apaçiler de vardır. Takdir etmek gerekir.
ABŞ 8: Atkı saçın ön kısmı üzerinden aşağıya doğru bırakılır. Biraz baş örtüsü havası yaratsa da, özünde bir atkı bağlama şeklinden ziyade bir zorunluluktur. Trabzon ve Diyarbakır gibi deplasmanlarda kafanıza sağdan soldan taş, demir çubuk, patates soğan gibi bilumum yabancı madde yağarken ve sizinde yapacak pek birşeyiniz yokken çaresizliğin son noktasıdır. Teorik olarak sizi koruması imkansız olsa da, psikolojik açıdan rahatlatıcıdır.
ABŞ 9: Atkı ABŞ1’de olduğu gibi takılır. Üzerine renginizi belli etmeyen mont çekilir. Atkı artık görünmemektedir. Deplasman girişi veya çıkışında kamuf olmak gerekirse başvurulan yöntemdir. Aslında ucuz kahramanlıkla mantıklı düşünmenin arasındaki ince çizgi üzerine dayanan bir şekildir. Pek içinize sinmese de yapmak zorunda kalırsınız. Saçma bahanelerle bu durumu kendinize anlatmaya çalışırsınız. Bir taraftar için zor bir durumdur.
Sonuç: Atkı taraftarın sembolüdür, sesidir, özgürlüğüdür. Değiş-tokuş yapılabilir, ancak kaptırılmamalıdır
NOT:ALINTIDIR
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)